Türkiye girişimcilik ekosistemi her geçen yıl büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Girişimci sayısı, yatırımcı sayısı, yatırım fonu sayısı artarken sıfırdan büyük bir ivmeyle gelişen ekosistemde işleri kolaylaştırmak, ekosistemi canlı tutmak, geliştirmek ve güncellemek adına düzenlemeler yapmak gerekiyor. Bu amaçla, 2024 yılında Türkiye’de önemli düzenlemeler ve yeni bir vize programı tanıtımı gerçekleşti. Ayrıca, teknoloji girişimciliğinin ülkemizdeki gelişim hızının artırılarak küresel boyutta lider bir teknoloji girişimciliği ekosistemi inşa etmek amacıyla yürürlüğe konulan Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisi kapsamında 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı liderliğinde kurulan Teknogirişim Konseyi otuz üyesinden birisi olduğumu da söylememde fayda var. Şüphesiz Konsey’in gündemi girişimcilik ekosistemindeki engellerin aşılması için çok kritik öneme sahip ve gündem maddeleri ile ilgili alınan hızlı aksiyonlar ve gelişmeler ise umut verici. Bu yazıda tüm bu gelişmelerin içeriğinden ve ekosistem için ne ifade ettiklerinden bahsetmek istiyorum.
21 Eylül 2024 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile Girişim Sermayesi Yatırım Fonları (GSYF) için önemli düzenlemeler getirildi. Yapılan değişikliklerden en önemlisi, GSYF’lerin varlıklarının önemli kısmını yurtdışında yer alan girişimlere yatırım yapmalarının kolaylaştırılması oldu.
Düzenleme öncesinde, GSYF’lerin yatırım yapacakları girişimlerin varlıklarının yüzde 80’inin Türkiye’de yer alması gerekiyordu. Yeni düzenlemeyle bu oran yüzde 51’e indirilerek GSYF’lerin yurtdışındaki şirketlere yatırım yapması kolaylaştırıldı. İlk günden itibaren küresel ölçeklenmenin hedeflendiği, finansal ve/veya hukuki sebeplerle şirketlerini yurtdışında kurmayı tercih eden fakat ekiplerini Türkiye’de konumlandıran girişimlere yatırım yapmanın önü açıldı. Bir diğer gelişme ise GSYF’lerin yurtdışındaki şirketlere azami yatırım oranının fon toplam değerinin yüzde 15’ine yükseltilmesi oldu.
Bir diğer önemli düzenleme ise yurtdışında girişim yatırımlarında yaygın olarak kullanılan Simple Agreement for Future Equity (SAFE) yöntemiyle yatırım yapılmasına imkân tanınmasıdır. SAFE, ilk olarak 2013 yılında Amerika’daki girişimcilik ekosisteminin merkezi olan Silikon Vadisi’nde Y Combinator tarafından geliştirilen ve hızla yaygınlaşan bir yatırım aracı olarak ön plana çıkıyor. Girişimciler ve yatırımcılar arasında basit ve hızlı bir finansman çözümü sunan bu yöntem, girişimcilik dünyasında klasik hisse karşılığı yatırım süreçlerine göre daha esnek bir yapı sağlıyor.
Bu düzenleme ile Türkiye’de de SAFE sözleşmeleri hukuki olarak tanınarak girişim şirketlerine yapılan yatırımların ileride sermaye payına dönüştürülebilecek şekilde yapılandırılmasına olanak sağlandı. Böylece, fonların daha esnek ve pratik bir yatırım aracı kullanmaları mümkün hale geldi ve girişimcilik ekosistemine uluslararası ölçekte kullanılan bir finansman yöntemi entegre edildi.
Yapılan değişiklikler, yatırım süreçlerinin kolaylaşmasına ve hızlanmasına yardımcı olacak. Bu düzenlemeler, ilk bakışta daha çok girişimin yurtdışında kurulmasının önünü açacak gibi görünse de geçmişte daha sıkı kısıtlamalar olduğu dönemde bile bu sınırların çevresinden dolaşarak süreçler ilerletiliyordu. Türkiye’de daha fazla girişim kurulması ve bu girişimlerin Türkiye merkezli olarak faaliyetlerine devam etmeleri için finansmana, küresel teknolojilere, yeniliklere ve bilgiye erişimin kolaylaştığı, yatırım süreçlerinin hızlandığı ve engellerin ortadan kalktığı bir ortam yaratılması gerekiyor. Aksi takdirde, girişimler yatırım alabilseler bile merkezlerini yurtdışında tutmaya devam edecekler.
16 Eylül 2024 tarihinde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye Tech Visa programını duyurdu. Vize programının, yabancı yetenekleri, girişimleri ve yenilikçi iş modellerini Türkiye’ye çekmek ve Türkiye teknoloji ekosistemini güçlendirmek amacıyla oluşturulduğu açıklandı. Türkiye Tech Visa programı ile kritik teknolojik yeteneklere sahip uzmanlar ve yenilikçi teknolojiler geliştiren teknogirişimler için çeşitli ayrıcalıklar ve imkanlar sunuluyor. Bu imkanlar arasında üç yıl çalışma izni, aileler için kolay oturum izni, gelir vergisi ve kurumlar vergisi muafiyetleri, teknopark ve kuluçka merkezlerinde ofis gibi avantajlar yer alıyor. Türkiye Tech Visa programı, Birleşik Krallık, Estonya ve Fransa gibi ülkelerin benzer teknoloji vizeleriyle karşılaştırıldığında önemli avantajlar sunarken iyileştirmeye açık birçok noktayı da içeriyor.
Türkiye, süreçlerini dijitalleştirme konusunda önemli adımlar atan bir ülke olarak Tech Visa programında da başvurular için basitleştirilmiş dijital süreçler sunuyor. Başvuru yapmak isteyen girişimler ve girişimciler https://www.turkiyetechvisa.gov.tr/tr/ adresi üzerinden hızlıca başvurularını gerçekleştirebiliyor. Bu sayede hızlı ilerleyen girişimcilik ekosisteminde Türkiye Tech Visa programı, girişimcilerin önünde yavaşlatıcı bir engel teşkil etmiyor. Kapsamlı ve ücretsiz sağlık programları, aileler için oturum izni ve üç yıllık çalışma izni imkanları Türkiye Tech Visa programını diğer vize programlarından ayırarak global yetenekleri çekme noktasında avantajlı bir konuma getiriyor. Bu vize programı sayesinde Türkiye teknoloji ekosistemindeki yetenek havuzu genişleyebilir, farklı coğrafyalardan gelen bilgi birikimi ile ekosistem gelişebilir ve yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisi artabilir.
Bununla birlikte, Türkiye Tech Visa programı hem kendi içinde hem de girişimcilik ekosistemi çerçevesinde önemli iyileştirme noktalarını da beraberinde getiriyor. Türkiye, son yıllarda teknolojik ürünlere getirdiği erişim yasaklarıyla global ekosistemlerde yaygın olarak kullanılan çözümlerin kullanımını kısıtlıyor. Bu çözümlerin en önemlileri, girişimcilerin global müşterilerden kolayca ödeme almasını sağlayan PayPal ve Stripe hizmetlerinin Türkiye’de kullanılamıyor olması. Ayrıca, yurtdışından ücretsiz olarak gönderilen yeni teknolojilerin gümrükte yaşadığı sorunlar, online alışverişlere getirilen kısıtlamalar ve bazı internet sitelerine erişim yasakları global yeteneklerin Türkiye’ye yerleşmesinde ve burada teknoloji geliştirmesinde önemli engeller oluşturuyor.
Üzerinde durulması gereken bir diğer önemli bakış açısı ise Türk girişimciler… Türkiye’de girişimcilik ekosistemi her yıl büyüyen ve her yıl daha fazla paydaşın katıldığı bir yapı… Bu yapıda çözülmesi gereken ve birçok ekosistem paydaşı tarafından dile getirilen sorunlar var. Türkiye’de girişimlere uygulanan geriye dönük sürpriz vergilendirmeler, girişimcilerin önemli ekosistem etkinliklerine katılımı karşısında vize engelleri, yatırım süreçlerinin hukuki altyapıları, çalışan hisse opsiyonları, sözleşme şartları, teknoparklarda ofis bulma zorluğu gibi çözülmesi gereken sorunlar devam ederken yabancı yetenekler ve girişimler için kolaylaştırıcı imkanlar sunulması Türk girişimleri için oldukça zorlayıcı olabilir
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye girişim ve teknoloji ekosistemini büyütmek adına önemli bir program başlatmış olsa da diğer bakanlıkların da bu hedef doğrultusunda hareket etmesi ve strateji birliği yapması gerekiyor. Aksi takdirde, sunulan vize programı nitelikli girişimleri ve girişimcileri Türkiye’ye çekmekte başarısız olabilirken Türk girişimcileri için zaten zor olan ekosistem daha da zorlayıcı hale gelecektir. Bu noktada, program tarafından kabul edilen girişimlerin ve girişimcilerin düzenli ve doğru şekilde takip edilmesi, bu girişimlerin ekosisteme ve ülke ekonomisine katkılarının şeffaf bir şekilde raporlanması önem arz ediyor.
2 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile çalışan hisse opsiyonlarına yeni düzenlemeler getirildi. Çalışan hisse opsiyonları, rekabetçi ve sınırlı inşa kaynağı pazarında girişimlerin ellerindeki en önemli kozlardan birisi. Yapısı itibariyle yüksek risk barındıran girişimler, en iyi takımı kurmak adına çalışan edinme ve tutundurma konusunda maaş miktarında rekabet edemedikleri noktalarda hisse senedi opsiyonları ile rekabet edebiliyorlar. Yapılan değişiklik ile çalışanlara bedelsiz veya indirimli olarak sunulan hisselerin rayiç değerinin bir yıllık brüt ücret tutarını aşmayan kısmı için gelir vergisi alınmayacak.
Ancak, bu vergi avantajı kalıcı değil. Eğer çalışan, edindiği hisseleri belirli süreler içinde elden çıkarırsa, başlangıçta sağlanan vergi muafiyeti geri alınarak işverenden tahsil edilecek. Çalışan hisselerini üç yıl içinde elden çıkarırsa verginin tamamı, dört ile altı yıl arasında elden çıkarırsa verginin %75’i, yedi ile on iki yıl arasında elden çıkarırsa verginin %25’i işverenden tahsil edilecek.
Bu düzenleme, çalışan hisse opsiyon planlarının teşvik edici etkisini sınırlı hale getirebilir. Çünkü hisse satışında uygulanacak vergiler ve ek yükümlülükler hem işveren hem de çalışan açısından belirsizlik yaratıyor. Bu durum, şirketlerin çalışanlarına doğrudan hisse vermek yerine, şu anda olduğu gibi gölge opsiyon benzeri alternatif çözümlere yönelmesine neden olabilir.
Gölge opsiyon uygulamasında çalışanlara belirli bir miktar “gölge hisse” tahsis edilir ancak bu hisseler şirketin hissedar yapısında bir değişiklik yaratmaz. Çalışan, gerçek bir hisse sahibi olmamakla birlikte, şirketin değer artışından ya da hisse fiyatındaki yükselişlerden pay alır. Hisse fiyatındaki artışa göre, vade sonunda, önceden belirlenen bir tarihte veya exit durumunda çalışanlara nakit ödeme yapılır.
2024 yılında şu ana kadar yapılan düzenlemeler ve duyurulan vize programı Türkiye ekosisteminin sorunlarına çözüm arandığının ve ekosistem paydaşlarının yetkili kurumlar tarafından dinlendiğinin önemli bir göstergesi. Teknogirişim Konseyi’nde titizlikle yürütülen çalışmalar tüm tarafların çıkarlarını gözetir nitelikte. Alınan kararlar ve yapılan düzenlemeler beklenen ve istenene yaklaşmakla beraber ekosistemin fazla regülatif bir yapıya bürünmesine yol açabilecek gibi görünüyor. Girişimcilik ekosistemi, dinamik ve sürekli evrilen bir yapıya sahip. Eğer bu ekosistemde her detay titizlikle düzenlenirse, hızla değişen global rekabette geride kalma riski kaçınılmaz hale gelir. Türkiye’nin, girişimciler için avantajlar sunan ve teknoloji dostu bir ülke olarak globalde öne çıkması için atılması gereken daha uzun bir yol var. Ancak, ülkemizdeki başarı hikayeleri, yapılan yenilikçi çalışmalar ve geniş test pazar ölçeği, bu vizyonu gerçekleştirmek için önemli bir ivme kazandıracaktır. Bu yüzden, düzenlemelerin dikkatle yürütülmesi şart. Girişimlerin güçlendirilmesi için gereken destek sağlanmalı ve ekosistemin tüm bileşenleri bir araya gelerek hem içsel hem dışsal sorunlara yenilikçi çözüm yolları geliştirilmelidir. Aksi takdirde, hedeflere ulaşmak hayal olmaktan öteye geçemez.