Dijital Dönüşüm ve Toplum 5.0: Türkiye’nin Mevcut Durumu ve Uyum Süreci

Dijital dönüşüm, günümüz dünyasında yalnızca bir teknoloji akımı olmanın ötesine geçerek toplumsal ve ekonomik dinamikleri derinden etkileyen bir süreç haline gelmiştir.

Dijital dönüşüm, günümüz dünyasında yalnızca bir teknoloji akımı olmanın ötesine geçerek toplumsal ve ekonomik dinamikleri derinden etkileyen bir süreç haline gelmiştir. Dijital dönüşüm, bir organizasyonun veya toplumun iş yapış şekillerini, süreçlerini, kültürünü ve müşteri deneyimini dijital teknolojilerle yeniden yapılandırmasıdır. Teknolojik yeniliklerin ve yenilikçi çözümlerin uygulamaya konulmasıyla gerçekleşen dijital dönüşüm, günümüzde iş dünyasında varlık göstermenin ve rekabetçi bir konum elde etmenin temel taşlarından biri olmuştur. Dijital dönüşüm, “tüm düzey ve işlevlerdeki dijital teknolojilerin, süreçlerin ve yetkinliklerin aşamalı ve stratejik bir şekilde akıllı entegrasyonu yoluyla bir kuruluşun, endüstrinin veya ekosistemin kültürel, örgütsel ve operasyonel değişimi” olarak tanımlanabilir (i-SCOOP, 2020). Dolayısıyla, bu dönüşümü benimsemek, organizasyonların gelecekteki sürdürülebilirlikleri açısından kritik önem taşımaktadır.

Ülkeler uzun yıllardır dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırmak ve teknolojiye dayalı yenilikleri benimsemek için çeşitli stratejiler geliştirmektedir. COVID-19 pandemisi bu dönüşüm sürecini hızlandırdı. Fiziksel mesafe gereklilikleri ve lojistik kısıtlamalar işletmeleri, eğitim kurumlarını ve sağlık hizmetlerini dijital platformlara hızlıca geçiş yapmaya zorladı. Birçok şirket, uzaktan çalışma uygulamalarını benimserken, eğitim sisteminde de çevrimiçi öğrenmeye adım atmak zorunda kalındı. E-ticaretin yükselmesiyle birlikte dijital çözümler yalnızca birer alternatif değil hayati bir gereklilik haline geldi. Çoğu kurum orta vadeli dijitalleşme planını kısa dönem stratejileri arasına alarak bu konuda hızla adım atmaya başladı.

Sonuç olarak COVID-19 dijital dönüşümün hızlanmasını sağlamakla kalmayıp aynı zamanda toplumun her kesiminde dijital teknolojilere olan bağımlılığı artırarak toplumsal kapsayıcılığın önemini vurguladı. Bu gelişme, Toplum 5.0 vizyonuna önemli bir katkı sağladı çünkü dijitalleşme ile güçlendirilmiş bir toplum, bireylerin yaşam kalitesini artırarak daha sürdürülebilir ve entegre bir yapı oluşturma potansiyeline sahiptir. Dijital dönüşüm akıllı şehirlerden, dijital sağlık hizmetlerine, eğitimde yenilikçi çözümlerden, tarımda IoT uygulamalarına ve yapay zeka (AI) teknolojilerine kadar geniş bir yelpazede kaynakların daha verimli kullanılmasını ve herkesin yaşam standartlarının yükselmesini sağlamaktadır. AI teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, veri analitiği ve otomasyon gibi süreçlerin optimize edilmesine yardımcı olarak karar verme mekanizmalarını güçlendirmektedir. Bu sayede toplumun tüm kesiminin erişebileceği, katılımcı ve insan odaklı bir ekosistem ortaya çıkararak bireylerin ihtiyaçlarına cevap veren ve sosyal sorunları çözen bir çerçeve sunulması beklenmektedir. COVID-19’un tetiklediği dijital dönüşüm ile birlikte yapay zekanın sağladığı bu olanaklar, Toplum 5.0 kavramının gerçekleştirilmesi yolunda kritik bir adım atılmasına vesile olmuştur.

1.Toplum 5.0 Nedir?

İnsanlık tarihi, ilk insandan günümüze kadar geçen süreçte beş farklı toplumsal döneme ayrılmıştır. Toplum 1.0 (avcı-toplayıcı toplum) doğa ile uyum içinde yaşayan avcı-toplayıcı insan gruplarını tanımlamaktadır. Toplum 2.0 (tarım toplumu) ise tarımsal faaliyetlerin ön plana çıktığı, sosyal organizasyonların arttığı ve uluslaşma sürecinin başladığı insan gruplarını temsil etmektedir. Toplum 3.0 (sanayi toplumu) sanayi devrimi ile sanayileşmeyi teşvik eden ve seri üretimi mümkün kılan bir aşama olarak karşımıza çıkarken Toplum 4.0 (bilgi toplumu) ise sanal varlıkların bilgi ağları üzerinden birleşerek katma değer sağladığı bir sistem olarak tanımlanmaktadır.

Bir başka tasnife göreyse endüstri 1.0, 18. yüzyılda buhar gücünün kullanılmasıyla el işçiliğinden makineleşmeye geçişi temsil ederken Endüstri 2.0, elektrik ve seri üretim teknikleriyle büyük ölçekli imalatı başlatmıştır. Endüstri 3.0 bilgisayar ve otomasyon teknolojileri ile üretim süreçlerinin dijitalleştirilmesini sağlamıştır. Son olarak Endüstri 4.0 nesnelerin interneti (IoT), yapay zeka (AI) ve büyük veri gibi yeniliklerin entegrasyonuyla akıllı fabrikaları ve otomasyon sistemlerini geliştirmiştir. Toplum 5.0 ise bu teknolojik değişimleri insan merkezli bir yaklaşım ile birleştirerek sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümler sunmayı hedeflemektedir.

Japonya, bilgi toplumunun bir sonraki aşaması olarak Toplum 5.0 kavramını ortaya çıkarmıştır. Bu aşama Toplum 4.0’ın üzerine inşa edilerek teknolojinin insanlığın yararına hizmet ettiği ve insan odaklı bir yaşam tarzını benimsediği bir toplumu temsil eder. Bu nedenle “süper akıllı toplum” olarak adlandırılmaktadır. Toplum 5.0’ın en dikkat çekici yeniliklerinden biri, fiziksel ve siber alanların tam entegrasyonudur. Daha önce bağımsız şekilde çalışan nesneler, artık siber ortam aracılığıyla sistemlere bağlanarak etkileşimde bulunabilecektir. Bu entegrasyon sayesinde, çeşitli sektörlerdeki ayrı sistemler otomasyon yoluyla bir araya getirilecek ve böylelikle daha verimli bir yapı oluşturulabilecektir. Toplum 5.0, bireylerin tüm verilerini işlemek için nesnelerin interneti (IoT), yapay zeka (AI) ve büyük veri gibi ileri teknolojilerin etkin bir şekilde kullanılmasını teşvik edecek, bu da toplumsal ve bireysel düzeyde daha akıllı ve bağlantılı bir yaşam ortamı sağlayacaktır (Keidanren, 2018).

Japonya’nın öncülüğünde ortaya çıkan Toplum 5.0 kavramı, teknolojinin insan hayatını nasıl iyileştirebileceğine dair yenilikçi bir bakış açısı sunmaktadır. Endüstri 4.0, dijitalleşme ve otomasyonu ön plana çıkarırken, Toplum 5.0, bu teknolojilerin ötesine geçerek insanların yaşam kalitesini yükseltmeyi, toplumsal refahı artırmayı ve farklı dikeyler üzerine odaklanarak toplumsal sorunları çözmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, teknoloji entegrasyonu ile insan ve makine arasında daha derin bir iş birliği sağlayarak ekonominin, sosyal yaşamın ve çevrenin dengeli bir şekilde geliştirilmesini teşvik etmektedir.

2.Türkiye’de Mevcut Durum

Teknoloji, yalnızca belirli sektörler düzeyinde değil ulusal ölçeklerde de kritik bir öneme sahiptir. Ülkelerin kalkınma ve gelişim seviyelerini belirleyen temel etkenlerden biri olarak, teknolojik ilerlemeler, ulusların ekonomik yapısını ve rekabetçilik düzeylerini şekillendiren dinamik bir bileşen olarak öne çıkmaktadır. Özellikle yükselen ekonomiler için teknoloji, ekonomik büyümenin ve kalkınmanın itici güçlerinden biri olarak büyük önem arz etmektedir.

Teknolojik gelişmeler, ulusların kalkınma sürecinde belirleyici bir rol oynarken, ülkelerin yaşam standartları ve genel refah düzeylerini artırmada da temel bir unsur olarak görülmektedir. Gelişmiş teknolojilerin kullanımı verimliliği artırmaya, yenilikçiliği teşvik etmeye ve mevcut kaynakların daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Ayrıca ulusların küresel rekabet gücü beşerî sermaye, yenilik üretme kapasitesi ve teknoloji geliştirme düzeyi gibi nitelikler ile doğrudan etkileşim içindedir. Dolayısı ile ülkelerin eğitim sistemleri, AR-GE yatırımları ve inovasyon politikaları, küresel pazarlar karşısında daha güçlü bir konum elde etmeleri için kritik bir önem taşımaktadır. Böylece, teknoloji, yalnızca ekonomik kalkınmada değil aynı zamanda sosyal gelişmelerin ve toplumsal refahın artırılmasında da temel bir unsurdur.

Türkiye, son yıllarda dijitalleşme yolculuğunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. 2012 yılında %47,2 seviyesinde olan “Hanelerde İnternet Erişim İmkânı Oranı” 2023 yılında %95,5’e yükselirken, “Bireylerde İnternet Kullanım Oranı” da aynı dönemde %47,4’ten %87,1’e çıkmıştır (TÜİK, 2023c). Bu değerler, Türkiye’nin OECD (%91) ve Avrupa Birliği (%93) ortalamalarına yakınlaştığını ve hatta bazı alanlarda bu ortalamaları aştığını göstermektedir (European Commission, 2023b). Örneğin, 2021 yılında Türkiye’de nüfusun en az 4G bağlantı hizmetine erişimi oranı %96,8 ile OECD ortalamasının (%98,4) oldukça yakınına gelmiştir (OECD, 2023b).

E-devlet hizmetlerinin yaygınlaşması da Türkiye’nin dijitalleşmedeki başarısının bir başka göstergesidir. Avrupa Birliği Komisyonu’nun “eGovernment Benchmark 2023” raporuna göre Türkiye, 100 üzerinden 81 puanla Avrupa Birliği ortalamasının (70 puan) üzerinde bir olgunluk düzeyine ulaşmıştır (European Comission, 2023a). Bu başarı, Türkiye’nin dijital kamu hizmetleri sunma konusundaki kararlılığını ve bu alandaki hızlı gelişimini yansıtmaktadır. Nitekim, 2022 yılında 71 olan olgunluk puanı, bir yıl içinde 10 puan artarak 81’e ulaşmıştır (European Comission, 2023a). Ayrıca 2023 yılında E-devlet hizmetlerini kullananların oranının %73,9’a ulaşması, vatandaşların dijital hizmetlere olan güvenini ve bu hizmetlerin benimsenme oranının arttığını göstermektedir (TÜİK, 2023c).

Ancak bu olumlu gelişmelere rağmen Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğunda kat etmesi gereken önemli mesafeler de bulunmaktadır. 2023 yılında 30 Mbps hızın üzerinde sabit geniş bant bağlantı kullanan işletmelerin oranı Türkiye’de %71,7’dir (TÜİK, 2023b). Bu oranın OECD ortalaması ise %82,2’dir (OECD, 2023b). Ayrıca, bilgi endüstrilerindeki işletmeler tarafından gerçekleştirilen Ar-Ge harcamalarının, finansman kaynağından bağımsız olarak gayri safi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı 2020 yılında Türkiye’de %0,283 iken OECD ortalaması %0,433’tür (OECD, 2023b). Bu veriler, Türkiye’nin işletmelerin dijital altyapı yatırımlarını ve inovasyon kapasitesini artırmaya yönelik politikalar geliştirmesi gerektiğini göstermektedir.

Türkiye’nin bir milyon kişi başına Bilgi İşlem Teknolojileri (BİT) alanındaki patent başvurusu sayısı 2,75’tir (TÜBİSAD, 2022). Bir milyon kişi başına patent başvuru sayısı en yüksek ülke olan Japonya’nın kişi başına patent başvuru sayısı (399,9) Türkiye’nin yaklaşık 17 katıdır (TÜBİSAD, 2022). Bu sayının arttırılması Toplum 5.0’ın gerçekleştirilmesinde önem taşımaktadır.

Türkiye’nin yeni teknolojileri benimseme konusunda da gelişime açık alanları bulunmaktadır. 2023 yılında Türkiye’de yapay zekâ teknolojilerinden herhangi birini kullandığını belirten girişimlerin oranı %5,5 iken, bu oran Avrupa Birliği ortalamasında %8’dir (OECD, 2023b). Akıllı şehirler, tarım ve imalat için sensörlerden oluşan makineden makineye (M2M) iletişim penetrasyonu, yani 100 kişi başına mobil ağlardaki M2M SIM kart sayısı Türkiye’de 9,5 iken OECD ortalaması 42,6’dır (OECD, 2023b). Bu veriler, Türkiye’nin yapay zekâ ve M2M gibi yeni nesil teknolojilerin kullanımını yaygınlaştırmak ve bu alanlarda yatırımları artırmak için politikalar geliştirmesi gerektiğini göstermektedir.

Bununla birlikte, bu endüstrilerin bir gecede oluşturulamayacağı ve yetişmiş insan kaynağı ihtiyacının kritik olduğu unutulmamalıdır. Nitekim Türkiye’nin teknoloji açısından zengin ortamlarda problem çözme becerisine sahip yetişkin oranının %7,8 gibi düşük bir seviyede olması ve OECD’nin de ortaya koyduğu gibi yetersiz dijital beceriler ve hızlı geniş bant erişiminin sınırlı olması, Türk firmalarının en gelişmiş dijital teknolojileri benimsemelerini engellemektedir (OECD, 2023a).

Bir diğer engel ise Türkiye’de fırsatları erişimdeki eşitsizlik. Türkiye milli gelirin bireyler arasındaki dağılımını ölçmek için kullanılan Gini katsayısına göre Avrupa’da gelir dağılımı eşitsizliğinde ilk sırada (Euronews, 2024). İnternete erişim konusunda yaşanan cinsiyet eşitsizliği de Türkiye’nin çözmesi gereken problemler arasında yer almaktadır (TÜİK, 2023c).

Son olarak vurgulanması gereken bir diğer konu ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcaması 2022 yılında, bir önceki yıla göre 96 milyar 932 milyon Türk Lirası (TL) artarak 198 milyar 670 milyon TL’ye ulaşmasıdır (TÜİK, 2023a). Son 21 yılda bu harcamanın 10 katına çıkarak, 2002 yılında 1,2 milyar dolardan 2022 yılında 12 milyar dolara yükselmesi dikkat çekici bir gelişmedir. Ayrıca, Ar-Ge harcamasının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) içindeki payı %1,32 olarak belirlenmiştir (TÜİK, 2023a). Ancak, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu ve büyük ekonomik potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda, bu rakamların yeterli olmadığı düşünülmektedir. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, Ar-Ge harcamasının GSYİH içindeki oranının çok daha yüksek olduğunu görmekteyiz; örneğin, OECD ülkelerinde bu oran ortalama %2,5-3 seviyelerinde seyretmektedir (World Bank Group, 2024).

Türkiye, dijitalleşme yolculuğunda önemli adımlar atmış olsa da bu dönüşümün kapsayıcı ve sürdürülebilir olması adına gelişim alanları elbette mevcuttur. Özellikle işletmelerin dijital altyapısının güçlendirilmesi, Ar-Ge harcamalarının artırılması, yapay zekâ ve M2M gibi yeni teknolojilerin benimsenmesinin teşvik edilmesi ve dijitalleşmedeki cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi, Türkiye’nin Toplum 5.0 hedeflerine ulaşması ve sürdürülebilir kalkınma için kritik öneme sahiptir. Ayrıca, eğitim sisteminin dijital dönüşümle uyumlu hale getirilmesi, bireylerin dijital yetkinliklerini geliştirecek programlar oluşturulması ve yaşam boyu öğrenme fırsatlarının artırılması, toplumun her kesiminin teknoloji odaklı bir geleceğe hazırlıklı olabilmesi için gereklilikler arasında yer almaktadır. Bunun için eğitimde uygulanan yenilikçi yaklaşımlar, Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik gelişimine katkıda bulunarak Toplum 5.0 trendini yakalamak için önemli bir rol oynamaktadır.

3.Türkiye’nin Toplum 5.0’a Uyum Süreci: Zorluklar ve Stratejiler

Türkiye, son yıllarda dijitalleşme yolculuğunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Bir önceki başlıkta genel durumu incelendiğimizde, ülkemizde dijitalleşmeyi desteklemek amacıyla çeşitli politika ve programlar geliştirildiği, bilgi ve iletişim teknolojilerine yatırım yapıldığı, bu sayede eğitim, sağlık, ulaşım ve sanayi gibi birçok sektörde dijital çözümlerin entegrasyonu hız kazanmış olduğu açıkça görülmektedir. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin dijital ekonomi alanındaki rekabet gücünü arttırmak ve yenilikçi iş modellerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlanmak için kısa ve orta vadeli politikalar geliştirmek ve uygulamak uyum süreci için önem arz etmektedir.

Peki Türkiye dijitalleşme yolunda kaydettiği ilerlemeye rağmen, Toplum 5.0 vizyonuna uyum sağlama sürecinde nasıl bir temel oluşturmalı? Bu temel kesinlikle güçlü bir insan kaynağı, gelişmiş teknolojik altyapı, inovasyon ve girişimcilik ekosistemi, kamu-özel sektör iş birliği ve sürdürülebilirlik ilkelerine dayanmalıdır. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu doğru eğitim ve dijital becerilerle donatıldığında Toplum 5.0 dönüşümünün itici gücü olabilir. Demografik yapıda olan değişimler ve genç nüfusun giderek azalması bireylerin potansiyelini açığa çıkarmanın kritik bir hale gelmesine neden olmaktadır.

Türkiye’nin endüstri 4.0 performansı Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla kurumsal kaynak planlama (ERP) yazılımları, müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) yazılımları, mobil bağlantı kullanan firma sayısı, ücretli bulut yazılımı kullanan firma sayısı gibi farklı kriterler göz önüne alındığında oldukça geride yer almaktadır (Ünlü & Atik, 2018).

Şekil 1: AB ve Türkiye’nin Endüstri 4.0 Performansı (Ünlü & Atik, 2018).

Endüstri 4.0’ın sunduğu teknolojik ve dijital altyapı, toplum 5.0’ın insan merkezli ve sürdürülebilir yaklaşımlarını hayata geçirmek için temel yapı taşını oluşturmaktadır. Bu dönüşümü gerçekleştiremeyen ülkeler, dijital beceriler, veri yönetimi ve yenilikçilik gibi konularda geri kalacaklar ve bu da sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarını zorlaştıracaktır. Hem şirketlerin hem toplumun Toplum 5.0 gibi kapsamlı bir dönüşüme hazırlanmasının mevcut koşullar altında ne ölçüde mümkün olduğunun sorgulanması ve bu kapsamda bir hazırlık yapılmasında fayda olacağından şüphe yoktur. Özellikle toplumun belirli kesimlerinde teknolojik yeniliklere duyulan direnç, altyapı eksiklikleri ve eğitim sistemindeki yetersizlikler, bu dönüşümün önündeki engeller arasında yer almaktadır.

Şekil 2: İşletmelerin Endüstri 4.0’a İlişkin Teknolojilerden Haberdar Olma Oranı (T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2019)

Oranlara bakıldığında ilgili kuruluşların önemli bir bölümünün söz konusu teknolojiler hakkında ya yeterli bilgi edinmediği ya da bu teknolojilerin işletmeleri için taşıdığı önemi tam olarak anlayamadığı ortaya çıkmaktadır (T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2019). Bu durum, aslında teknoloji yatırımı yapma niyetinde olanların azlığının da göstergesidir. Peki, teknoloji farkındalığının yüksek seviye olmadığı bir yerde Toplum 5.0 yaygınlaşabilir mi? Sadece teknoloji mi engel, yoksa başka sorunlar da var mı?

Toplum 5.0’ın uygulanması ve yaygınlaştırılması süreci önemli ve köklü dönüşümleri gerektirmektedir. Bu dönüşüm sürecinde aşılması gereken engellerin ana başlıkları aşağıdaki gibidir (Calpa & Bütüner, 2022):

  • Hukuk sistemindeki engeller
  • Teknolojik engeller
  • Nitelikli insan kaynağı engeli
  • Sosyopolitik engeller
  • Toplumsal direnç

Bu unsurlar, sanayi alanında gerçekleştirilecek teknolojik dönüşüm ile sosyal meselelerin de ele alınmasının önemini vurgulamaktadır. Bu süreçte hukuki dönüşüm ve şeffaf yönetim anlayışı da önemli bir rol üstlenmektedir.

Toplum 5.0’a geçiş süreci, Türkiye açısından önemli fırsatlar ve zorluklar içermektedir ve bu sürecin başarılı bir şekilde ilerlemesi için birkaç ana strateji belirlenmesi gerekmektedir. Öncelikle, dijital altyapının güçlendirilmesi, yüksek hızlı internet erişiminin yaygınlaştırılması önem arz etmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde gerekli dijital altyapı yatırımlarının yapılması zaman alabilir ve kaynak gerektirebilir. Bu kapsamda, belirlenen stratejilerin gerekli bütçe ile uygulamaya alınması uyum sürecinde hızla yol alınmasına olanak sağlayacaktır. Ayrıca, devlet destekleriyle ile özel sektörün bu alanda yatırımlarını artırması teşvik edilmelidir.

Bu zorlukların üstesinden gelmek ve Toplum 5.0’a başarılı bir geçiş sağlamak için Türkiye’nin kapsamlı bir strateji izlemesi gerekmektedir. Eğitim sisteminin modernizasyonu, dijital altyapının geliştirilmesi ve sosyal farkındalığın artırılması bu stratejinin temel taşlarını oluşturmalıdır. Bu geçiş eğitim sisteminin öğrencilere 21. yüzyıl becerilerini kazandıracak şekilde yeniden yapılandırılması, müfredatın güncellenmesi, öğretmen eğitiminin iyileştirilmesi ve öğrenci merkezli öğrenme yaklaşımlarının benimsenmesiyle mümkün olacaktır.

Toplum 5.0’a geçiş, bireyler ve kurumlar arasında önemli bir kültürel değişim de gerektirmektedir. Bu değişim toplumun çeşitli kesimlerinde dirençle karşılanabilir. İnsanların geleneksel iş ve yaşam şekillerinden dijital ve akıllı sistemlere geçiş yapması zor olabilir. Bütüncül bir bakış açısıyla, teknolojiye uyum temalı sosyokültürel projeler geliştirilerek toplumun tüm kesimlerinin bu dönüşüme katılımı teşvik edilmelidir.

Toplum 5.0’a geçişi kolaylaştırmak için en kritik faktörlerden bir diğeri ise araştırma ve geliştirmeye (Ar-Ge) yönelik gerçekleştirilecek yatırımlardır. Bu yatırımlar, yenilikçi teknolojilerin ve sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesi açısından kritik bir rol oynamaktadır. Türkiye’nin Ar-Ge kapasitesini artırması hem özel sektörün hem de kamu sektörünün gelişimi açısından önemli bir belirleyici olmaktadır. Özellikle yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT), büyük veri analitiği, siber güvenlik, biyoteknoloji ve enerji verimliliği gibi alanlarda yürütülecek Ar-Ge çalışmaları ülkenin uluslararası arenada rekabet gücünü artırmasına önemli katkılarda bulunacaktır. Dijital altyapının geliştirilmesi için ise 5G, fiber optik ağlar ve bulut bilişim gibi teknolojilere yapılan yatırımların yanı sıra bu altyapıya erişimi artıracak politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu yatırım ve teşvikler Türkiye’nin teknoloji tabanlı inovasyonunu destekleyerek ekonomik gelişimi ivmelendirecek ve toplumsal dönüşüm sürecine katkı sağlayacaktır.

Yeni teknolojilerin yasal düzenlemelerle kapsam altına alınmaması ve gerekli hukuki çerçevenin oluşturulmaması, geçiş sürecinde bazı zorlukların ortaya çıkmasına ve uyum sürecinde sorunlara sebep olacaktır. Özellikle veri güvenliği ve gizliliği gibi kritik konular, bu süreçte önemli engeller olarak karşımıza çıkmaktadır. Mevcut yasal düzenlemelerin çağın gereklerine uygun hale getirilmesi, veri koruma yasalarının güçlendirilmesi ve şeffaf yönetim anlayışının benimsenmesi uyum süreci için elzemdir. Bu yaklaşım, toplumda güven duygusunun inşa edilmesine katkıda bulunarak, teknolojinin kabulünü ve entegrasyonunu elbette kolaylaştıracaktır.

Bu yazıda Toplum 5.0’ın günümüzün hızlı teknolojik gelişmeleri ve değişen sosyoekonomik koşulları karşısında büyük bir önem taşıdığına vurgu yapılmaktadır. Bu model, insan merkezli bir yaklaşım benimseyerek, yaşam kalitesini artırmayı ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile entegrasyonu sağlamayı da amaçlamaktadır. Türkiye için ise istatistiklere göre Endüstri 4.0’da yaşadığı geç kalmışlıkla birlikte, Toplum 5.0’a geçiş sürecinde karşılaştığı zorlukları aşmak adına önemli fırsatlar olduğu gözlemlenmektedir. Özellikle yapay zeka, nesnelerin interneti ve büyük veri gibi teknolojik çözümleri benimsemek, Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü artırma potansiyelini barındırmakta ve ekonomik büyümeyi desteklemektedir.

Yukarıda bahsedildiği üzere, Toplum 5.0, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile örtüşerek, sosyal adalet, ekonomik eşitlik ve çevresel sürdürülebilirlik konularında somut adımlar atılmasına olanak tanır. Fakat bu dönüşüm süreci yalnızca teknolojik inovasyonla sınırlı değildir; aynı zamanda toplumsal algılar, eğitim sistemleri ve iş gücü dinamikleri gibi sosyal unsurları da kapsamaktadır. “Girişimcilik”, bu dönüşümde kritik bir rol oynayarak, yeni iş modellerinin ve yenilikçi çözümlerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bunun yanı sıra, teknolojiye dayalı girişimlerin desteklenmesi, ekonomik çeşitliliği artırarak toplumsal sorunlara yönelik çözüm üretme kapasitesini güçlendirecektir. İlerleyen yazılarda Toplum 5.0 başlığı altında girişimcilik ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri irdelenecektir.

Elbette, Türkiye’nin Toplum 5.0’a geçiş sürecinin karmaşık ve zorlu olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, etkili bir dönüşüm gerçekleştirilebilmesi için top-down yani yukarıdan aşağıya stratejilerin benimsenmesi ve bu stratejilerin uygulanması şarttır. Bu yaklaşım, kamunun liderliğinde belirlenen politikaların oluşturulması, bunların tüm paydaşlarla koordineli bir şekilde hayata geçirilmesi ve sürdürülebilir bir ekosistem oluşturulması anlamına gelmektedir. Bu sayede Türkiye, hem Toplum 5.0’ın hedeflerine ulaşabilir hem de ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik açısından daha güçlü ve rekabetçi bir konum elde edebilir. Tüm bu stratejiler döngüsel bir ekonomi oluşturarak toplumun refahını artırma ve geleceğe dönük sağlam temeller atma amacına hizmet edecektir.

Regülasyonun ne çoğu ne de azı iyidir yaklaşımı ile, Türkiye’de yerel teknolojilerin geliştirilmesine olanak tanınması, aynı zamanda uluslararası teknolojilerin/ürünlerin Türkiye pazarındaki kullanımını destekleyici bir yapı teknolojiye ve girişimciliğe olan ilgiyi artıracaktır. Bu durum, hem ülke içindeki teknoloji ekosisteminin güçlenmesine hem de yenilikçi girişimlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayacaktır. Uygun ve dengeli regülasyonlar, yerel girişimcilerin kendi teknolojik çözümlerini geliştirmelerini teşvik ederken, bu süreçte karşılaşacakları bürokratik engellerin en aza indirilmesi sağlanmalıdır. Bu sayede, girişimciler, yenilikçi ürün ve hizmet geliştirme konusunda daha özgür ve cesaretli hareket edebilirler. Ayrıca, uluslararası düzeyde rekabetçi olan global teknolojilerin kabul edilmesi ve benimsenmesi, Türk pazarında yeni iş modellerinin oluşmasına ve yerel firmaların bu global standartlara uyum sağlamasına yardımcı olacaktır. Girişimcilik, Toplum 5.0’ın temel taşlarından birini oluşturur. Yenilikçi girişimler, teknoloji odaklı çözümler geliştirerek sadece ekonomik büyümeyi desteklemekle kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasına da önemli katkılarda bulunur. Bu süreçte, girişimcilerin yaratıcılığı ve yenilikçi yaklaşımları toplumda hem sosyal hem de ekonomik dinamikleri dönüştürme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla, Türkiye’nin Toplum 5.0 vizyonuna ulaşabilmesi için, girişimcilik ekosistemini güçlendirmesi, gerekli yatırımları yapması ve sürdürülebilir iş modellerini teşvik etmesi gerekmektedir.

Kaynakça

Calpa, M. H., & Bütüner, R. (2022). Society 5.0: Effective technology for a smart society. A. E. Hassanien, J. M. Chatterjee, & V. Jain içinde, Artificial Intelligence and Industry 4.0. Academic Press.

Euronews. (2024, Mart 12). Türkiye gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa’da ilk sırada. Ağustos 2024 tarihinde https://tr.euronews.com/2024/03/12/gelir-dagilimi-esitsizligi-avrupa-lideri-turkiye-dunyada-130-ulke-icinde-28-sirada adresinden alındı

European Comission. (2023a). The eGovernment Benchmark 2023. European Comission.

European Commission. (2023b). Use of artificial intelligence in enterprises. Ağustos 2024 tarihinde https://ec.europa.eu/eurostat/statistics-explained/index.php?title= Use_of_artificial_intelligence_in_enterprises adresinden alındı

Ünlü, F., & Atik, H. (2018). TÜRKİYE’DEKİ İŞLETMELERİN ENDÜSTRİ 4.0’A GEÇİŞ PERFORMANSI: AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ İLE KARŞILAŞTIRMALI AMPİRİK ANALİZ. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, 17(2), 431-463.

i-SCOOP. (2020). Digital transformation: online guide to digital business transformation. Ağustos 2024 tarihinde https://www.i-scoop.eu/digital-transformation adresinden alındı

Keidanren. (2018). Society 5.0 – CoCreating the Future. Keidanren Policy & Action.

OECD. (2023a). Digital Government Review of Türkiye: Towards a Digitally-Enabled Government, OECD Digital Government Studies. OECD Digital Government Studies. Paris: OECD Publishing.

OECD. (2023b). OECD Going Digital Toolkit – Türkiye (database). https://goingdigital.oecd.org/countries/tur. adresinden alındı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. (2019). TÜRKİYE’NİN SANAYİ DEVRİMİ ‘‘DİJİTAL TÜRKİYE’’ YOL HARİTASI. Ağustos 2024 tarihinde https://www.gmka.gov.tr/dokumanlar/ yayinlar/2023_Dijital-Turkiye-Yol-Haritasi.pdf adresinden alındı

TÜBİSAD. (2022). Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2022.

TÜİK. (2023a, Kasım 16). Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2022. Ağustos 2024 tarihinde https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Arastirma-Gelistirme-Faaliyetleri-Arastirmasi-2022-49408 adresinden alındı

TÜİK. (2023b, Eylül 14). Girişimlerde Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması 2023. Ağustos 2024 tarihinde https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Girisimlerde-Bilisim-Teknolojileri-Kullanim-Arastirmasi-2023-49393 adresinden alındı

TÜİK. (2023c, Ağustos 29). Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması, 2023. Ağustos 2024 tarihinde https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Hanehalki-Bilisim-Teknolojileri-(BT)-Kullanim-Arastirmasi-2023-49407 adresinden alındı

World Bank Group. (2024). Research and development expenditure (% of GDP) – OECD members. Ağustos 2024 tarihinde https://data.worldbank.org/indicator/ GB.XPD.RSDV.GD.ZS?locations=OE adresinden alındı